15 Şubat 2013 Cuma

BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU - İSTANBUL DESTANI




    Şöyle diyor Bedri Rahmi Eyüboğlu: "İnsanların etrafına aşkla baktıkları nadirdir. Hemen hemen hepimiz gökyüzüne sadece havanın iyi olup olmadığını anlamak için bakarız. Elmanın rengine çürüklüğü ve sağlamlığı hakkında bir fikir edinebilmek için dikkatle bakarız. Gündelik hayatımızda bize akıl öğretmeye kalkmadıkça, bizi rahatsız etmedikçe herhangi bir eşyaya başımızı kaldırıp bakmaz, baksak bile onu görmeyiz. İşimiz düştüğü nispette alıcı gözüyle baktığımız eşyanın ancak bir tarafını görürüz. 
    Kırk seneden beri gözlerimizin önünde duran burnumuza, emektar ellerimize, sadık ev eşyamıza, yıllardan beri suyumuzu taşıyan testiye, kazana bir ressam gözü ilişirse onlarla ancak tam manasıyla o zaman tanışmış oluruz, onları ancak o zaman yaşarız." 


    
    Böyle söylüyor, aynı zamanda edebiyatla da ilgilenmiş olan ünlü ressam ve tam da bu konuda bir anısını anlatarak (bu anıyı hiç unutmayacağını da ekleyerek) devam ediyor sözlerine: "1938 senesi partinin Anadolu'ya gönderdiği bahtiyar ressamlar kafilesine katılarak Edirne'ye gitmiştim. Şehrin kenar mahallelerinden birisinde çalışıyordum. Mevzuum birkaç kerpiç ev ve bunların arasında bir kaplumbağa gibi yavaş yavaş uzaklaşan eski bir sokaktı. Bu mevzuu şehri gezerken mimlemiş ve bir sabah güneş doğarken sokağın başında tezgahı kurmuştum. Bir parça sonra yanı başımdaki evin kapısı açıldı. Orta yaşlı bir adam çıktı. Sabah ezanında kapısının önünde peyda olan yabancıya şöyle bir hayretle baktı ve gitti. Öğle üstü aynı adam işinden döndü. Kapıdan girerken bana uzaktan şöyle bir baktı geçti. Bir iki saat sonra aynı adam evinden çıktı, bu sefer evvelkilere nispeten daha dikkatli dikkatli baktı ve gitti. 
    Akşam olmuştu. Güneş neredeyse batmak üzereydi. Aynı adam işinden dönüyordu. Evinin kapısına doğru giderken vazgeçti. Çekine çekine bana doğru ilerledi. Yanı başımda durarak yaptığım işe değil, resmini yapmaya çalıştığım sokağa tam bir saat dikkatle baktı. 
    Güneş batmıştı. Kutumu toplamış gidiyordum. Komşu evin sahibi dağılmaya başlayan meraklı seyircilerden birine aynen şunları söylüyordu:
    - Ahmet Usta! Meğer bu bizim külüstür sokak ne güzelmiş! Tam on beş senedir şu evde oturuyorum, bu sokağın bu kadar güzel olduğunu ilk defa gördüm."***
    
    Bedri Rahmi'nin gözünden İstanbul'u seyretmek isteyenler için bir sergi var bugünlerde. Çırağan Sarayı Sanat Galerisi, sanatçının doğumunun 102.yılı münasebetiyle bir sergi düzenlemiş. "İstanbul Destanı" isimli bu sergi ne yazık ki 19.Şubat tarihine kadar gezilebilecek. Ben de son günlerinde yakaladım. Geçtiğimiz çarşamba günü sevgili dostum Aslı ile önce sergiyi gezdik, daha sonra pırıl pırıl bir İstanbul güneşinin altında Çırağan Sarayı'ndan boğazı seyrederek muhabbete daldık.
    
     
    Fırsat kaçmış değil. Güzel bir hafta sonu var önümüzde. Sergiyi henüz gezmemiş olanlar için ufak bir hatırlatma yapmış olayım. Hoş bir ortamda, hoş bir sergi gezmek... Emin olun iyi gelecek.



    


    *** Bedri Rahmi Eyüboğlu, Dost Dost-Yazılar 1938-1945
            İş Bankası Kültür Yayınları

            (Sanatçı hakkında ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. Yazı arkadaşıma ait olup oldukça doyurucudur efendim:))




5 yorum:

  1. Ne hoştu...! hemen çalıp sosyal medyada paylaştım :) Sevgiler...

    YanıtlaSil
  2. Olduça doyurucu bir yazı olduğu kesin:) Arkadaşına sevgiler, selamlar olsun:))
    Gidebilmeyi isterdim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aleykümselam:)
      Bir sonraki sergiye beraber gideriz Semi!

      Sil
  3. Bedri Rahmi'nin hayatı inan bana destan kadar ilgi çekici hele aşkları ve bu uğurda verdiği mücadele takdire şayan :)

    YanıtlaSil

Yorumu olan?